Resmin üzerine gelip sağ tıklayınız ve oynat/çal kısmını seçiniz
Güneş Sistemi
Güneş
Sistemi, Güneş ve etrafında dolanan gökcisimlerinden oluşur. Bu gökcisimleri,
sekiz gezegen, bu gezegenlerin toplamda 100’e yakın sayıda uydusu, cüce
gezegenler küçük gezegenler, büyük çoğunluğu Kuiper Kuşağı’ndan gelen
kuyrukluyıldızlar ve göktaşlarıdır.
Güneş Sistemi’ndeki gezegenler, yapılarına ve Güneş’e uzaklıklarına göre
kayasal ve gaz devleri olarak iki gruba ayrılıyorlar. Kayasal gezegenler yani
Merkür, Venüs, Dünya ve Mars, gaz devlerine göre küçük ve kayalık yapıda olan
gezegenler.
“Küçük gezegenler” ya da asteroitler, kayalık gezegenlerle gaz devlerinin
arasında, bir kuşakta dolanırlar.
Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’se, büyük ve gaz yapıda olan gezegenler.
Yakın zaman öncesine kadar bir gezegen sayılan Plüton, bu gruplardan ikisinin
de dışında kalır. Çünkü yapısı ve boyutları, daha çok Kuiper Kuşağı’ndaki
gökcisimlerininkine benzer.
Kuiper Kuşağı, Neptün’ün yörüngesinin ötesinde bir kuşak gibi; Oort Bulutu’ysa
sistemin en dışında bir küre gibi sistemi çevreler.
Güneş Sisteminin Oluşumu
Güneş Sistemi’nin oluşumunda başlıca etkenin kütleçekimi olduğunu
söyleyebiliriz. Kütleçekimi olmasaydı, evrendeki madde bir araya gelemez, büyük
kütleler oluşturamaz, dolayısıyla ne gezegenler ne Güneş, ne de Güneş Sistemi
oluşabilirdi.
Güneş sistemindeki gezegenler bir yana, gökadamızdaki yıldız sistemleri, hatta
evrendeki gökadalar kütleçekimiyle birbirlerine bağlıdır.
Gökadamızı oluşturan milyarlarca yıldız, kütlenin yoğunlaştığı gökada
merkezinin çevresinde yavaş yavaş döner. Güneş Sistemimiz, gökadanın merkezi
çevresindeki bir turunu yaklaşık 250 milyon yılda tamamlar.
Samanyolu, “Yerel Küme” olarak adlandırılan gökada kümesinin bir üyesidir. Bu
küme 30’dan fazla gökada içerir.
Yerel Küme, Virgo ya da Başak süperkümesinin içinde bulunur. Virgo Süperkümesi,
yaklaşık 100 gökada kümesi içerir. Gökada süperkümelerini, evrenin en temel
yapıtaşları olarak düşünebiliriz.
Evrendeki adresimizi tarif etmemiz gerekseydi, gezegenimizin tam adresi şöyle
olacaktı: Evren, Başak Süperkümesi, Yerel Küme, Samanyolu Gökadası, Güneş
Sistemi, Dünya.
Güneş Sistemi'nin Oluşumu
Güneş’in Oluşumu
Güneş Sistemi’nin oluşumu, bulutsuda maddenin yoğun olduğu bölgelerde, gazın ve
tozun kendi kütleçekiminin etkisiyle belli bölgelerde yoğunlaşmasıyla başladı.
Merkezde yoğunlaşan büyük miktarda madde Güneş’i oluşturmak üzere sıkışmaya
başladı. Sıkıştıkça basıncı ve sıcaklığı artan gaz bulutu sıcaklığın etkisiyle
parlamaya başladı.
Sıkışma daha da arttığında, yıldızın çekirdeği yaklaşık 15 milyon derece olan
kritik sıcaklığa ulaştı. Bu sırada hidrojen atomu çekirdekleri helyum atomu
çekirdeklerine dönüşmeye başladı. Bu aşamada Güneş, kendi enerjisini üretebilen
dev bir termonükleer reaktör haline geldi.
Güneş’in çekirdeğindeki tepkimelerin yarattığı ışınım, dışa doğru bir basınç
yarattı ve bu basınç büzülmeyi durdurdu. Böylece Güneş, ömrünün büyük bir
bölümünü geçireceği kararlı döneme girdi.
Yıldızımız, yaklaşık 4,5 milyar yıldır bu evreyi yaşıyor. Güneş kütlesindeki
bir yıldızın nükleer yakıtı, yaklaşık 10 milyar yıl süresince parlamasına
yeter.
Güneş
Güneş sıradan bir yıldız. Ama bizim için önemi büyük. En başta, bizim yaşam
kaynağımız. Güneş, öteki yıldızlara göre bize çok yakın olduğu için, Güneş
gözlemleri bize öteki yıldızları anlamamız için ışık tutar.
Güneş, çok büyük oranda hidrojen, daha az miktarda helyum içerir. Daha ağır
elementlerse çok az miktarlarda bulunur. Güneş’teki enerji, çekirdeğindeki
hidrojenin helyuma dönüşmesi sonucunda ortaya çıkar.
Güneş, Güneş Sistemi’ndeki kütlenin % 99.86’sını içerir. Güneş’in iç yapısına
bakacak olursak, 6 katmandan oluştuğunu görebiliriz. Çekirdek, Işınım Bölgesi,
Isıyayım Bölgesi, Işıkküre, Renkküre ve Taç.
Çekirdek, Güneş’e enerjisini veren termonükleer tepkimelerin gerçekleştiği
merkezdir. Buradaki sıcaklık 15 milyon dereceyi bulur. Çekirdekte ortaya çıkan
enerji, ışınım bölgesinden ısıyayım bölgesine yaklaşık 170.000 yılda geçer.
Çekirdekten kaynaklanan yüksek enerjili gama ışınımı, ısıyayım bölgesinden
geçtiğinde sıcaklığı 2 milyon dereceye düşmüş olur. Bu bölgede ısı, kaynayan
bir çorbadaki gibi, sıcak plazmanın katmanın altından üstüne taşınmasıyla
iletilir.
Işıkküre, Güneş’e baktığımızda gördüğümüz katman olduğu için, “Güneş’in yüzeyi”
olarak da bilinir. Öteki katmanlara göre çok ince olan ışıkküre yaklaşık 500 km kalınlıktadır. Bu
katmanın sıcaklığı 5500 derecedir.
Güneş’e, güneş filtresi takılmış bir teleskopla baktığımızda, bazen üzerinde
lekeler görürüz. Güneş’in görünen katmanı olan ışıkküredeki bu lekeler, yüzeyin
öteki bölgelerine göre biraz daha soğuk olduğu bölgelerdir. Bu bölgelerin soğuk
olmasının nedeni, buradaki gaz fışkırmalarıdır. Gazlar, Güneş yüzeyinden
fışkırdığında yoğunlukları düşer ve soğurlar. Bizde baktığımızda birkaç yüz
derece daha soğuk olan bu bölgeleri leke şeklinde görürüz.
Güneş parlamaları, gaz yapısında olan yüzeydeki sıcak gazların manyetik alanın
da etkisiyle püskürmesi sonucu oluşur. Işıkkürenin dışında yer alan renkküre ve
uzaya doğru milyonlarca kilometre uzanan taç katmanları, ancak Güneş
tutulmaları sırasında gözlenebilir. Işıkkürenin dışında, sıcaklık yüksekliğe
bağlı olarak artar ve 2 milyon derece gibi yüksek değerlere ulaşır.
SOHO ve TRACE gibi uydularla yapılan gözlemler yüzeydeki manyetik etkinliğin
bundan sorumlu olduğunu gösterdi.